26/01/2018
by Semra Özer
Comments Off on Op. Dr. Semra ÖZER (Hakkımda)

1976 Ankara doğumluyum. Ankara’da büyüdüm, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum.Ardından anne tarafından memleketim Almanya’ya yerleştim. Klinikum Lippe Detmold da Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanlık eğitimim tamamlanınca Bursa’ya döndüm. İnegöl Devlet Hastanesinde mecburi hizmetimi yaptım ve ardından İnegöl Özel Medice Hastanesinde çalıştım.
Eşimin mecburi hizmeti için Düzce’ye taşınınca Akçakoca Devlet Hastanesine geçtim ve orada Türkiyenin ilk Devlet Hastanesi Suda Doğum ünitesini kurdum. Suda doğum işin görünür kısmıydı ama esas olarak aktif ve doğal doğum olması için çaba gösterdiğimiz bir doğum yardımı uygulayabilmemiz önemliydi. Buradaki çalışmalarım ile 2014 yılında Yılın Doktorlarından biri olmak ile ödüllendirildim.
2016da İstanbula taşınınca Bahçelievler Devlet Hastanesinde Başhekim Yardımcısı olarak göreve başladım. Bahçelievler Devlet Hastanesi ve Esenler Doğumevinin Anne Dostu hastane olmasında katkım bulundu.
2018 başından itibaren de  Serbest hekim olarak çalışmaktayım
Almanya’da uzmanlık eğitimi yapmış olmam kaynaklı doğuma farklı bir bakış açım var. Türkiye’ye döndüğümden beri kadınların doğum yapma koşullarını düzeltmek ve anne dostu olarak özetleyebileceğimiz doğuma yaklaşımı yaygınlaştırmak için çaba sarfediyorum. 
Zamanında İnegöl Devlet Hastanesinde beraber görev yaptığım ebe ve doktor arkadaşlarım sonrasında orayı anne dostu hale getirdiler. Akçakoca harika bir deneyimdi, doğuma hazırlık eğitimleri ve doğumlarına yardımcı olmak için orada bulunan ekibin varlığını bilmek gebeleri son derece motive etti. Doğum sonrası selfie çektirmek için doğurulmaktan vazgeçip doğurmak anlayışına 1 senede ulaşabildik. Bahçelievlerde ise Doğum için el ele derneği ile birlikte gönüllü doulaların doğuma katılımına kadar birçok faaliyetimiz oldu.
Gebelikte ve doğumda kadının insan olarak ve kadın olarak haklarının korunması benim hep önceliğim oldu. Ayrıca bebeğin de en sağlıklı şekilde doğma ve ne şekilde doğarsa doğsun saygı ile fizyolojik ihtiyaçlarının giderilmesi gerektiği konusunda çok hassasım. Hissiyat olarak elimden geleni yapmaya çalışırken İstanbul Doğum Akademisinde Doğuma Hazırlık Eğitici ve Doula Eğitimi aldım. Ardından Suda Doğum, Aktif Doğum, Hypnobirthing eğitimleri aldım. Bunlar ile sadece “bana öyle geliyor” diyerek değil, bilimsel arka planına da hakim olarak hareket etmeye başladım.
Yıllardır sosyal medyada gebelerin bilinçlenmesi ve doğumun negatif algısının değişmesi için aktif çaba sarfediyorum. 5 sene önce bu amaçla kurduğum bu POZİTİF DOĞUM web sitesinin de kuruluş amacı budur. Ayrıca çeşitli videolar, çeviriler yaparak da değişik konulara elimden geldiğince değiniyorum. HaberTürk hayatta da bir dönem haftalık yazılar yazdım. Çeşitli toplantı ve kongrelerde de dilim döndüğünce doğumun fizyolojisine saygı konusunda bilgi ve tecrübelerimi aktarıyorum.
2012 yılında 2.gebeliğimde SSVD (Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum) yapmayı düşündüğümde aldığım tepkiler ve yaşadıklarım nedeniyle SSVD özel ilgi alanım haline geldi. Uygun vaka seçimi ve uygun koşullarda yapılacak SSVDlerin yaygınlaştırılmasının genel doğum hizmeti kalitesinin arttırılmasında önemli rol alacağını ve %53e varmış olan sezaryen oranımızı düşürmenin tek yolu olduğunu düşünüyorum. Ayrıca her kadının ulaşabileceği bir mesafede bu doğum hakkında doğru bilgilendirilmeye ve uygun ise SSVD denemeye hakkı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda hazırladığım kitabım basım aşamasındadır.
Her sezaryenli gebenin doğurması gerektiğini düşünmüyorum ve doğal doğumcu da değilim. Ben bir tıp doktoru olarak tüm doğumların fizyolojisi korunarak spontan gerçekleşmesi için elimizden geleni yapmamız gerektiğini, bunun gerçekleşmesinin önünde bir engel ve gerçek bir risk olması durumunda da GEREKEN müdahalenin GECİKMEDEN ve GEREKTİĞİ ŞEKİLDE yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bana göre doğuma tıbbi yardım bu şekilde olmalıdır, her icat edilmiş tıbbi prosedürü her gebeye uygulamakla değil…
Bu aşamada KEŞKESİZ DOĞUM felsefesi benim için çok önemli. Doğru doğuma hazırlık, doğumda birebir kesintisiz ebe destegi, gebelik ve doğumda doğum psikoloğunun varlığı ile en sağlıklı şekilde doğum hizmeti verilebileceğini düşünüyorum, bu nedenle meslek hayatıma Keşkesiz Doğum Doktoru olarak devam ediyorum

Die Geburt ohne Reue ist ein neues Geburtsmodell.

Die Mutter wird in ihrer Schwangerschaft und bei ihrer Geburt von einem Team betreut. In diesem Team gibt es drei Spezialisten mit unterschiedlichen Verantwortlichkeiten:
1. Frauenarzt/in
2. Hebamme
3. Geburtspsychologin

Geburt ohne Reue – Deutsche Erklarung

keskesiz+dogum+merkezi

Nano programında Almanya’da ebe açığı ve Brezilya’daki sezaryen epidemisi

26/01/2018 by Semra Özer | Comments Off on Nano programında Almanya’da ebe açığı ve Brezilya’daki sezaryen epidemisi

Bu video Almanya 3sat kanalında 31 Mart2016 tarihinde yayınlanan NANO programının Almanya’daki Ebe açığının getirdiği sorunlar ve Brezilya’daki sezaryen epidemisi ile ilgili bölümlerini ve Op. Dr. Semra Özer tarafından yapılmış Türkçe açıklamalarını içerir.
Programın linki:
www.3sat.de/mediathek/?mode=play&obj=58081

Doğum ve Tıbbın son 150 yıldaki gelişimi

26/01/2018 by Semra Özer | Comments Off on Doğum ve Tıbbın son 150 yıldaki gelişimi

Doğumda medikalizasyonun tarihive doğal doğum /anne bebek dostu uygulamaların ortaya çıkışı

Benim de sosyal medyadan paylaşacağım bu video ve devamında gelecek paylaşımlarla, doğumun güvenliği için yapılan işlemlerin,
doğumun gerçekleşmesi için gerekli koşulları bozmadan yapılmasının önemini vurgulamaya çalışacağım.
Söylemek istediklerimin anlaşılması tarihsel gelişimi bilmeden oldukça zorlaştığı için bu videoyu hazırladım.

Örneğin
sırt üstü jinekolojik masada yatarken ve zorlamalı ıkınma ile doğum yapmak, doğum için aslında en olanaksız pozisyondur.
Yüzyılı aşkın süredir önce alacakaranlık uykusundaki, sonra epidural anestezi altındaki kadınlar bebeğin çıkım anında sırt üstü yatırıldılar. Bu nedenle bize bu doğruymuş ve doğumun tek şekliymiş gibi geliyor.
Tarihsel gelişimi bilmeden «bu pozisyon doğuma uygun değil» sözü çok anlaşılır olmuyor…
Aynı şey ıkınma için de geçerli. On yıllarca bebekler forceps ile çıkarıldı. Anneye verilen morfin ve anestetik maddeler nedeniyle
hızlı davranılmazsa bebek zarar görebilirdi. Bu kökenden gelen doğum yardımı geleneği nedeniyle «çıkımda bebek fazla kalmaz» denerek nı-kın-ıkın-ıkın-ıkın şeklinde talimatlarla ve kristeller manevrası ile üstten basılarak bebek çıkartılmaya çalışılıyor.

Oysa doğum kendiliğinden gerçekleşen fizyolojik bir olay.
Anne doğumu kendi yapacağına inandığında
ve talimat almak yerine bedeninin sesini dinlediğinde,
ebe ve doktorların görevi süreci takip edip aksaklık varsa müdahale etmek olacaktır.

Bu nedenle diyoruz ki;

Doğurtulmayın.
Doğurun.
Sorun çıkarsa da
tıp tüm bilimsel ve teknolojik yöntemleriyle arkamızda.

Op. Dr. Semra Özer
Kadın Doğum Uzmanı
Doğuma Hazırlık Eğiticisi
Sondaki videonun kaynağı:
https://www.youtube.com/watch?v=qnjkv…

Yenidoğanın ilk saatinde geçirdiği 9 aşama

26/01/2018 by Semra Özer | Comments Off on Yenidoğanın ilk saatinde geçirdiği 9 aşama

Bebeğin dönüşümü doğduğu ilk bir saatte geçirdiği aşamalarıdır.
9 fizyolojik aşaması tespit edilmiş;
-Ağlama
-Gevşeme/Sakinleşme
-Uyanma
-Aktivite
-Dinlenme
-Emekleme
-Tanışma
-Emme
-Uyuma